Amatör spor kulüpleri zor şartlar altında varlıklarını sürdürmenin derdine düşerken, gönüllülük esası yitip gidiyor.
Çoğu zaman spor yapanın da, sporu haber yapanın da çile çektiği amatörde, kimsenin birbirine tahammülünün kalmamış olması gerçekten üzücü. Kısır çekişmelerle harcanan zaman kimseye bir şey kazandırmadığı gibi amatör sporun gelişmesine de engel oluyor.
Malatya’da amatörün sesini 3-5 basın mensubu duyurmaya çalışıyor. Amatörde bir idareci, bir sporcu, bir antrenör, bir hakem ne kadar emek veriyorsa; basın mensubu da onlar kadar emek veriyor. Çünkü basın mensubu da, kendisini amatör ailenin bir bireyi olarak görüyor.
Amatör sporun içinde bulunduğu durum herkesin malumu. Amatör spor kulüpleri zor şartlar altında varlıklarını sürdürmenin derdine düşmüş. Amatör sporun ayakta durması ve varlığını sürdürmesi için elinden geleni yapan az sayıdaki gönüllünün dışında kimse kalmadı.
Velhasıl herkesin bir şekilde amatöre sahip çıkması gerekiyor. Tam bu noktada basın mensupları, amatör branşların yaptıkları faaliyetleri, aldıkları başarıları ve yaptıkları çalışmaları duyurmada en önemli rolü üstleniyor. Otobüsle Yeşiltepe, İnönü Üniversitesi, Orduzu Pınarbaşı ve Yeşilyurt İlçe Stadı dörtgeninde mekik dokuyan basın mensupları, maç izlemek ve amatörü değerlendirmek için çabalıyor. Kiminin boynunda fotoğraf makinesi, kiminin elinde kağıt kalem, eğer çok şanslıysa önünde laptop maçın değerlendirmesini yapıyor.
Ee, işi bu! Evet, basın mensubunun işi bu. Neresi olursa olsun bir şekilde ulaşmak ve o maçın analizini yapıp, vatandaşa en doğru bilgiyi aktarmak onun görevi. Bir maça yetişmek için dürümünü bile yolda yürürken yiyebilen, çoğu zaman aç gezen bu 3-5 kişinin zor şartlar altında yaptığı hizmetin karşılığı ne peki? Sadece, “eline sağlık” cümlesiyle mutlu olan bu “gönüllü kalemler” yaz-kış demeden koşturmasının karşılığında hiçbir beklenti içerisinde değil.
Sizlere basın mensuplarını övecek değilim. Basın mensubu elbette ki görevini yapacak. Haber nerede olursa olsun oraya bir şekilde ulaşacak. Yoksa haberciliğin anlamı ne ki? Ama öyle zamanlar var ki, basın mensuplarının da desteğe ihtiyacı olabiliyor. İyi niyet içerisinde bir şeyler yapmaya çalışan bu insanları küstürmeyin derim. Hele de anlamsız bahanelerle bu basın mensuplarını rencide ederseniz, kaybeden siz olursunuz.
Ben amatör maçta “akredite” diye bir şey duymadım. Eğer böyle bir uygulama başladı bizim haberimiz yoksa amenna. Ama böyle bir uygulama yok da, bu uygulama birilerinin keyfiyetine göre çıkıyorsa, işte burada işler değişir. Eğer amatörde “akredite” yapılacaksa, bu sezon öncesinden söylenir. Basın mensupları da gerekli belgeleri alır, doldurur ve alacağı kartla maçların oynandığı stada girer. Ama bildiğim kadarıyla Malatya amatöründe böyle bir uygulama yok.
Amaç basın mensubu oluşumuzu kullanıp, birilerini rencide etmek değil. Bu camiada, yönetici, hakem, antrenör, sporcu ve basın mensupları bir ailedir. Beyler, birbirimize tahammül etmeyi öğrenmeliyiz. Kişisel çekişmelerimizi bir kenara bırakıp amatöre hizmet etmek en büyük amacımız olmalı. Amatör olmazsa hakeme de gerek yok, sporcuya da gerek yok, antrenöre de gerek yok, başkana da gerek yok, spor basınına da gerek yok.